Aile Danışmanı Ebru Özer Özkul, farkında olmadan bastırdığımız şeylerin dönüşerek günlük hayatımızda farklı şekillerde karşımıza çıktığını kaydetti. Özkul, “Bilinçsizce gerçekleşen bastırma aslında hiçbir zaman yok olmaz. Bilinç dışına atılan dürtü bastırılarak dönüştürülür. Günlük hayatta rüyalar, dil sürçmeleri, yazım hataları, unutmalar ve şakalarla ortaya serilir” dedi.
Aile Danışmanı Ebru Özer Özkul şu bilgileri verdi:
“Bastırma en temel savunma mekanizmalarımızdandır. Savunma mekanizmaları günlük hayatta duygusal zorluk yaşadığımız durumlarla başa çıkmamızda önemli bir role sahiptir. Bilince ağır gelen dürtüler arzular bastırma aracılıyla bilinç dışına gönderilir. Bu durum biz farkında olmadan gerçekleşir neyi bastırıp bastırmadığımızı bilincimizin kontrolünde değildir.
Birey bu mekanizmanın işlediğini fark etmeden şunu fark edebilir aynı sorunları tekrar tekrar yaşar ve bu hayatında bir döngüye sebep olur. Kimi bu döngüyü kadermiş gibi yaşayıp kabul eder kimi bu far keder fakat değişmeyi bilmediği için şikâyetle olayın içinde katlanmayı seçer.
Duyguları bastırmanın temeli çocukluğa dayanıyor
Bireyin farkında olmadan dönüp durduğu eylemler kullandığı savunma mekanizmaları erken dönemde çocukluğumuzda tohumları atılmıştır. JUNG bunun öneminden şöyle bahseder “bilinçdışı bilince taşınana kadar hayatını yönetir ve sen ona kader dersin’ ’sözleriyle vurgular.
Birey kullandığı savunma mekanizmalarını kurduğu ilişki kalıplarını kendini tanımaya başladığı zaman fark keder ve bu değişimin ilk öncülüdür. Tekrar zorlantısı olarak isimlendirilen bu durum erken dönemde edindiği şemaların çözümü ve sıklıkla kullandığı savunma mekanizmalarının bir ürünüdür.
Bastırılmış duygular alışkanlığa dönüşüyor
Ailesinde işlevsiz ilişkilerin bitmemesi ve ısrarla durulmasını erken dönemde öğrenen her insan bunu tekrar zorlantısında ama işinde ama ilişkilerinde devam ettirebilir. Hem devam ettirip hem de bunun zorluğundan yakınacak ve bu zorlukla bahsetmekten kendi içsel dinamiğinde gurur da duyabilir.
Hem bu hikâyenin içindeki suçluluğu kendine kestiği ceza ile hafifletmeye çalışarak hem de bu mümkünsüz durumla yaşamayı rutin haline getirebilir. Bilinçsizce gerçekleşen bastırma aslında hiçbir zaman yok olmaz. Bilinç dışına atılan dürtü bastırılarak dönüştürülür. Günlük hayatta rüyalar, dil sürçmeleri, yazım hataları, unutmalar ve şakalarla ortaya serilir.
Rüyalar bilinç dışına giden kral yolu
Rüyaları bilinç dışına giden kral yolu olarak tanımlayan ilk kişi Freud dur. Bilinç dışında olan malzeme rüyalar yoluyla tanınmayacak şekle getirilir ve bilince çıkması sağlanır. Freud bu durumu Uygarlığın Huzursuzluğu kitabında şöyle açıklar “Dürtüsel bir çaba bastırmaya maruz kaldığında libidoya ilişkin kısımları semptomlara, saldırgan bileşenleri ise suçluluk duygusuna dönüşür” Buradaki semptoma çeşitli tanımları içerebilir takıntılar, kaygılar ve anksiyete gibi…
Oyun terapisi bastırılmış duyguları ortaya çıkarmada etkili
Rüyaların yanı sıra birey tekrarlayan eylemleri de bastırılan malzemenin ortaya çıkmasını sağlar. Örneğin; oyun terapisinde bir kayıp yaşamış bir çocuk kendi yasının içinden tekrar zorlantısıyla başa çıkmayı ve tekrar tekrar belirlediği oyuncağı gömerek ve gömdüğü yerden çıkararak bilincin farkındalığı için kullanır. Bunu yapması yas süreci için önemli bir durumdur bir süre sonra yası hafifletmeyi de sağlayacaktır.
Kişinin farkındalık ile bastırılmış duygularıyla yüzleşmesi gerekiyor
Tüm bunların farkındalığı yaşla gerçekten bir ilerleme sağlanabilir fakat en önemli bileşen iyi bir iç görüdür. Bu değişimin gerçekleşmesi farkında oluşla mümkündür farkında olmak değişimin öncüsüdür. Farkında olmadığımız bir durumu değiştiremeyiz. Tekrar zorlantısı ve bastırılan her şeyin ortaya çıkarmanın, seçimlerimizi daha bilinç alanına taşımamız hayat kontrolü açısından önemli bir mihenk taşıdır.